“Camall, her sabah 05:45’te uyanıp kahvesini yudumlar, 08:15’te şirketinin kapısında dikilir, 16:45’te ise evinin yolunu tutardı. Marand’ın alarmı ise hep 16:30’a kuruluydu; Camall onun uyanış saatine mi yetişmeye çalışır, yoksa Marand Camall’ın gelişine göre mi kalkardı, asla bilemediler.”
Bu paralel döngü, aynı evde farklı zamanların nasıl iç içe yaşanabileceğini gösterir; çünkü biri gün doğarken plan yapar, diğeri gün batarken hayal kurar. Hayat ortak bir takvimde işlese de saatlerimiz bazen asla tam senkronize olmaz. Bu uyumsuzluk, ilişkilerdeki sabit rutinler ile beklenmedik anların iç içe geçtiği incelikli zaman oyununu fısıldar.
The Mongs, sözcükler yerine renklerin konuştuğu, her biri içsel arayışını fısıldayan renk körü bireylerden oluşan sessiz bir ütopyadır. Aidiyetle yabancılık, özgürlükle bağlılık, yalnızlıkla kolektif uyum arasındaki gerilim, tatlı çatışmalar yaratarak her defasında yeni bir bakış açısı doğurur. Burada mutlak bir gerçek yoktur; her Mong, kendi filtresiyle hakikati yeniden inşa eder.
Koleksiyon: The Mongs
Yaratım Tarihi: 2021
Limit: 88 (Koleksiyon; Düzülke’nin yazarı Edward A. Abbott yaşam yılına ithafen 88 adet ile sınırlandırılmıştır.)
Kutu İçeriği;
Eser 70×50 cm Photo Paper – Matt 260gr
Beyza Demirci imzalı “Orjinallik Sertifikası”
Çerçeve Özellikleri;
Edsbruk 98×68 cm
Siyah, Ahşap
PH natürel paspartu
Ön koruma: Polyester
| Beyza Demirci, İstanbul merkezli bir sanatçı ve tasarımcıdır. Sanat ve Tasarım alanında yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra resim, heykel ve sınırlı edisyon baskılar üretmeye odaklanmıştır. 2020 yılında ortaya koyduğu “The Mongs” koleksiyonu, her biri kendi hikâyesine, ruh hâline ve felsefi bir zemine sahip karakterlerden oluşur. Günümüz insanının kırılganlıklarını zarif bir mizah ve sade bir estetikle temsil eden bu seri, sanatla düşünceyi buluşturan bir anlatı sunar. Her eser, izleyeni içine çeken görsel bir hikâye başlatır. Ayrıca Demirci, çalışmalarını sinirbilim uzmanı Prof. Dr. Sinan Canan ile nörobilim ve sanat ekseninde sürdürmektedir. |
